Jump to ratings and reviews
Rate this book

Cingöz Recai #3

Mişon'un Definesi

Rate this book
Paperback. 13,50 / 19,50 cm. In Turkish. 112 p. Türk Edebiyati'nin büyük ustasi Peyami Safa'dan yeri dolmayacak bir seri. Sherlock Holmes'a sapka çikartan, kibar, yakisikli, komik ve kurnaz Cingöz Recai! Cingöz Recai ve bir türlü pesini birakmayan Baskomiser Mehmet Riza'nin adeta kedi fare oyununu andiran maceralarini soluksuz okuyacaksiniz. Polisiye maceranin en önemli karakterlerinden biri olan Cingöz Recai serisi günümüz Türkçesiyle okurlarla yeniden bulusuyor. Polisiye seven okurlarin kütüphanelerinden eksik etmemeleri gereken gerçek bir klasik!

112 pages, Paperback

Published September 1, 2017

42 people want to read

About the author

Peyami Safa

110 books327 followers
1899 yılında İstanbul’da doğar. Servet-i Fünun dönemi şairlerinden İsmail Safa'nın oğludur. Sivas'a sürgüne gönderilen babasının orada ölmesi üzerine 1901 yılında iki yaşında yetim kalmış, bu yüzden "Yetim-i Safa" adıyla anılmıştır. Babasız büyümenin acılarının yanı sıra, sekiz dokuz yaşlarında yakalandığı bir kemik hastalığı dolayısıyla çocukluk ve ilk gençlik yılları hastane koridorlarında geçmiştir. Bilahare bu günlerini eserlerine soğukkanlı bir ciddiyetle yansıtacaktır.

Hastalık ve savaşın yol açtığı maddî sıkıntılar dolayısıyla öğrenimini sürdüremez, babasının arkadaşı olan Recaizade Mahmut Ekrem Marif Nazırlığına veda edince onu Galatasaray Lisesi'nde okutma vaadini yerine getiremez. Peyami hayatını kazanmak ve annesine bakmak için Vefa İdadisi'ndeki öğrenimini yarıda bırakır. Keaton Matbaası'nda bir süre çalıştıktan sonra açılan sınavı kazanarak Posta - Telgraf Nezareti'ne girer; Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasına kadar orada çalışır. Daha sonra Boğaziçi'ndeki Rehber-i İttihat Mektebi'nde öğretmenlik yapmaya başlar. Dört yıl çalıştığı bu okulda kendi çabasıyla Fransızcasını ilerletir.

1918 yılında ağabeyi İlhami Safa'nın isteğine uyarak öğretmenlikten ayrılır ve birlikte çıkardıkları "20. Asır" adlı akşam gazetesinde "Asrın Hikâyeleri" başlığı altında yazdığı öykülerle gazetecilik yaşamına başlar. İmzasız olarak yazdığı bu hikâyelerin tutulması üzerine Server Bedi takma adını kullanır. Peyami Safa halk için yazdığı edebî değeri olmayan romanlarını "Server Bedi" imzası ile yayınlar. Sayıları 80'i bulan bu eserler arasında; Cumbadan Rumbaya romanıyla, Cingöz Recai polis hikâyeleri dizisi en ünlüleridir. Ayrıca ders kitapları da yazar.

1921'de Son Telgraf gazetesinde ve bilahare Tasvir-i Efkâr'da yazar. Nihayet Cumhuriyet gazetesine geçer, 1940 yılına kadar bu gazetede fıkra ve makalelerini yayınlar; roman tefrika eder. Kültür Haftası (21 sayı, 15 Ocak-3 Haziran 1936) ve Türk Düşüncesi (63 sayı, 1953-1960) adlarında iki de dergi çıkarır. Fıkra yazarı olarak Peyami, gazetelerin tirajlarını değiştirecek bir tesire sahiptir. Vefatında Son Havadis Gazetesi başyazarıdır.
Çok sevdiği oğlu Merve'yi askerliğini yaptığı sıra kaybetmesi Peyami Safa'yı çok sarsar. Bu olaydan birkaç ay sonra 15 Haziran 1961’de İstanbul'da ölür. Edirnekapı Şehitliği'ne defnedilir. Peyami Safa kendi kendisini yetiştirmiş ender şahsiyetlerden biridir. Fransızcayı Fransızca gramer kitabı yazabilecek kadar ve tıp ilmini bir doktor kadar öğrenmiştir. 43 yıl hiç durmadan yazar. Güçlü bir fikir adamı, romancı ve polemikçidir. Nâzım Hikmet Ran, Nurullah Ataç, Zekeriya Sertel, Muhsin Ertuğrul, Aziz Nesin'le polemiğe girmiştir.

Kudretli kalemi ile kısa zamanda Bâb-ı Âli’de yıldızlaşan Peyami muharrirlik yönünün yanında usta bir nazariyatçıdır. Çağdaş Türk Edebiyatının roman tekniğini en çok geliştirmiş romancısıdır. Fıkra ve makalelerinde sağlam bir mantık dokusu ve inandırıcılık görülür. Romanlarında olaydan çok tahlile önem verir. Toplumumuzdaki ahlâk çöküntüsünü, medeniyetin yarattığı bocalamayı, nesiller ve sosyal çevreler arasındaki çatışmayı dile getirir. Zıt kavramları, duygu ve düşünce tezadını ustaca işler.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
22 (27%)
4 stars
28 (35%)
3 stars
25 (31%)
2 stars
3 (3%)
1 star
1 (1%)
Displaying 1 - 3 of 3 reviews
Profile Image for Narin.
171 reviews8 followers
September 17, 2017
"Cingöz Recai" serisinin elimdeki son kitabını bitirdim. Plan dışı alıp ara ara okumuştum. Kurgu olarak çok süprizli olmasa, hep tek bir çizgi üzerinde ilerlese de karakterleri ve aralarındaki ilişkiyi çok sevdim. Serinin geri kalan üç kitabını alır mıyım bilinmez. Karakterleri özleyeceğim.
Profile Image for Gözde.
752 reviews40 followers
January 10, 2018
Filmini izlemedim, sadece filmi çıktığında “aa ben bu seriyi neden okumuyorumki?” diye sordum kendi kendime. Arsen Lüpen, Diabolik falan okurken Cengiz Recai’de okumalı diye düşünmeden de edemedim. Remzi’deyken elime Beta Kitap’tan çıkan serinin 4 numaralı olarak belirledikleri Mişon’un Definesi geldi. Bir iki diye aramadım, ayrı hikayelerdir boşver dedim. Acaba dili hep böyle sade miydi yoksa sadeleştirdiler mi diye düşünmeden de edemedim. Bir de tabi Sherlock ve Diabolik’le falan karşılaştırmadan da edemedim. Her üç karakterin hikayesinde de yardımcıları var. Hem onları eğitiyorlar hem de onlardan yardım alıyorlar. Hepsi çok zeki, kurnaz falan. Sherlock hariç Cingöz Recai’nin ve Diabolik’in polis düşmanları var. Ve iki karakterde polisle hep dalga geçerken bir yandan da dostları olarak görüyorlar. Böyle şeyleri kıyaslayabiliyor olmak çok heyecanlı. Kitapta 6 adet mini hikaye var. Kitap zaten toplamda 112 sayfa. Çoğu zaman tadı damağımda kaldı demeden edemedim. Keşke daha uzun olsalardı. Cingöz’den de Rıza’dan da nefret ettim. Cidden nefret ettim. Bu arada arka kapak yazısında “servetini zorbalıklarla elde edenlerden başka kimsenin malına göz dikmeyen bir hırsız” diyor. O zaman Mişon’un suçu ne? Servet babasından kalmış sonuçta? Bence o kısım pek olmamış, arka kapak yazısında Cingöz Recai’yi parlatacaklar diye abartmışlar sanki. Adam Robin Hood değil yahu! Karizmatik bir hırsız sadece. Neyse. Hikaye hikaye yorumlayacağım aşağıda.

Mişon’un Definesi

Azrail rolüne bürünmek kesinlikle çok zekiceydi. Adam söylemez diye düşünüyor insan ama sonra diyor ki ölüm döşeğinde bir adam. Hem çok yaşlı hem çok hasta. Beyin fonksiyonları normal çalışmıyordur, kurnazlık peşinde kalamayacak kadar da yorgundur. Pat diye her şeyi söylemesi nedense bana çok kolay geldi. Feridun’la Cengiz Recai arasında çok saygılı bir ilişki var. Adam uata diyor Cengiz Recai’ye sonuçta. Bunu sevdim, hatta fazla sevdim. Dönemini güzel yansıtan bir detay olmuş. Azrail kılığına giren Cengiz Recai’ye bayıldım. Ancak Komiser Rıza’nın bu yakalayamama olayı çok klişe geldi.


Kasa Başında

Raşel kız sen az değilmişsin! Bu çehre değiştirme olayı biraz şey oldu. Komiser Rıza’nın makyaj takımı ile hazırlıklı dolaşması falan. Hoşuma gitmedi değil, sadece gerçekçi bulamadım sanırım. Cingöz bile tanıdı hemen. Hadi onu geçtim, Rıza desteksiz neden hareket etti? Gerizekalı. Resmen hikaye Cingöz kazansın diye yazılmış gibi geldi. Bu yüzden de pek sevemedim.


Düşman Şakası

“Şaka yapmak istemiştim. Ben dostunun evini soyan adi hırsızlardan değilim.” Cidden Rıza’da delirtti beni. Sen nasıl zenginsin bu kadar bir kere? Polislikten aldığın maaş ne kadar senin? Milyonluk antikalar nasıl olabiliyor evinde? Onu geçtim sen bir polissin bu Cingöz seni soymayı nasıl başarır? Rezalet cidden. Cingöz ise zır deli. Manyak herif. Bu hikaye beni deli etti. Çalıyor sonra geri getireceğim diyor. Ben olsam delirirdim cidden. Hayır bir de eşyalar bunca zaman sobanın içindeymiş. Cingöz’ün tek amacı eğlenmekmiş! Delirdim cidden.


Esrarlı Dolap

Boşboğaz herif, tramvayda servetini neden anlatıyorsun? Millet duyar tabi. Rıza’da aptal hiç kontrol etmiyor dolabı, sözde çok ünlü bir polis. Sözde her olayı çözüyor. Cingöz’den de Rıza’dan da nefret ettim. Biri aptal diğeri küstah. Yemeği ile oynayan çocuklara benziyor Cingöz.


Kadın Cinayeti

“Katil sana paralar bana.” Tramvayda paket etti Rıza’yı Cingöz. Sonra ben hırsızlığa tövbe etmiştim falan dedi ama asıl amacı elbette paraydı. Polis nasıl evi kiraya veren kadından şüphelenmez? Bende bunu anlayamadım. Ayrıca üstün polisimiz Rıza nasıl çözememiş bu işi? Cingöz çözdü işte! Fal olayı güldürdü. Cingöz ve Rıza’nın beraber çalışması tiksindirdi.


Bodrum’da Kalanlar

Mehmet Rıza’nın tek başına yalıya gitmesi aptallıktı. Başka polisleri de yanına almalıydı. Kadına her haltı anlatacağına harekete geçmeliydi. Her hırsızlık olayına da “Cingöz’ün işi bu” demesine sinir oluyorum. Cingöz’ünde devamlı “Rıza’cığım ihihih” tavırları ayrı gıcık. Sevemedim.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Sudefteri.
450 reviews9 followers
February 12, 2020
Bu kitaptaki hikâyeler daha eğlenceliydi sanki.
Bizim kibar serseri :)
Displaying 1 - 3 of 3 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.