Dünyadaki en meşru, en ahlaklı, en haklı, en kutsal savaşlardan birinin, emperyalizme karşı verilmiş ve kazanılmış ilk kurtuluş savaşının, bir millileşme ihtilalinin romanı, şaşırtıcı bir yakın zaman destanı...
· Turgut Özakman'ın elli küsur yıldır süregelen çabasının ürünü. · Milli Mücadelemizin, bir serüven romanı gibi rahat okunan ve şimdiye kadar yazılmamış ayrıntılı, çok yönlü öyküsü. · Gurur ve ibret verici gerçeklerin, gerçek belgelere dayalı olgu ve olayların, insanı içine çeken, şaşırtan, heyecanlandıran, ağlatan, gönendiren anlatısı.
Tüm yeni nesillere eşi olmayan bir armağan.
"...Özakman'ın kitabı, tarihsel bir gerçeğin güzelim bir Türkçeyle roman diline dönüştürülmesidir. Kırk yıllık özel çabayla saydamlaştırılan özgün tarihimizin anlamını yeniden ve bu vakitte içimize sindirmek, bize ve yeni kuşaklara her zamankinden daha çok gerekli. Bu kitabı okuyun, çocuklarınıza okutun, dostlarınıza armağan edin!" - İlhan Selçuk, Cumhuriyet
"Olağanüstü akıcı, öğretici, bize yakın geçmişimizi bir kez daha yaşatan bir eser." - Emin Çölaşan, Hürriyet
"Hiç 688 sayfa boyunca gözlerinizin sürekli dolduğu oldu mu? Hiç, bir kitap boyu acıyı, kederi, gururu ve zaferi akıl almaz med-cezirler arasında adeta yaşadığınız oldu mu?.. Hiç, hıçkırıklarınızdan övünç duyduğunuz oldu mu?.. Benim oldu. Elleri öpülesi Turgut Özakman'ın 'Şu Çılgın Türkler' kitabını okurken." - Ümit Zileli, Cumhuriyet
"...Bu kitabı okurken, kendi babamdan ve amcamdan, ailemden hep duyduğum olayları yaşadım. Bunu ancak çılgın Turgut yazabilirdi. Ancak, doğrusu, haset duymadım desem yalan olur; böyle bir şaheseri kendim yazamadığım için!" - Altemur Kılıç, Ortadoğu
"Şu Çılgın Türkler'i bu yaz mutlaka okuyun... Okutun... Hatta 'Çılgın Türkler' kursları açıp gençlere Kurtuluş Savaşı'nı öğretin... Mutlaka!" - Ali Atıf Bir, Hürriyet
1 Eylül 1930 tarihinde Ankara'da dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Bir süre avukatlık yaptı. Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü'ne devam ettikten sonra Devlet Tiyatrosu'na dramaturg olarak girdi. TRT'de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı ve 1983 - 1987 yılları arasında Genel Müdürlük yaptı. 1988-1994 yılları arasında Radyo-Televizyon Yüksek Kurulu'nda üyelik ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Uzun yıllar Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'nde (DTCF Tiyatro) kadrolu öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Dramatik Yazarlık dersleri verdi.
28 Eylül 1998'de, üstün hizmetleri nedeniyle Anadolu Üniversitesi'nce ve 2007 yılında, mezun olduğu ve uzun yıllar görev yaptığı Ankara Üniversitesi'nce 'fahri doktor' unvanı verilen Özakman, sayısız esere imza attı. Nisan 2002'de Eskişehir Belediye Başkanlığı, açtığı ikinci tiyatroya 'Turgut Özakman Sahnesi' adını verdi. 2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Özakman'a Üstün Hizmet Ödülü verdi. 2005 yılında piyasaya sürülen, 50 yıla yakın bir sürenin emeği olan ve Kurtuluş Savaşı'nı romansı bir dille anlatan Şu Çılgın Türkler (Bilgi Yayınevi) adlı belgesel-romanı, cumhuriyet tarihinin en çok satan kitabı oldu. Haftalarca çok satanlar listelerinde ilk sırada kaldı.
Turgut Özakman evli olup, üç çocuğu ve üç torunu vardır.
Herkes istdiğini düşünmekte özgürdür fakat onca kaynağa dayalı ve onca yıllık emekle hazırlanmış bu eseri aşağılamak çok çirkin bir davranış! Bu kitabı baştan sona hem milli hem dini hem de insanlık duygularım kabararak okudum! Yurtseverlik ve milli bilince sahip olmak ne zamandan beri ve kime göre salaklık ya da şovenizm oldu?! Kitap hakkında başkaları ne düşünürse düşünsün ne derse desin bana göre, dünyanin en güzel, en kahraman ve en onurlu çılgınlarına ait muhteşem bir destan okudum. Beğenmeyen varsa otursun kendi kitabını yazsın! Ama ne yazarsa yazsın bu kitabın sonu hep aynı bitmeyecek mi?? Sonunda "geldikleri gibi gitmediler mi"?!
bu kitabı okuyup beğenmek için milliyetçi olmak, tarafsız bir eser ya da tarihi belge olarak nitelemek için ise %100 salak olmak lazım. bu kitap için hangi akla hizmet ingilizce yorum yaptıklarını anlamadığım kişilere tavsiyem kendinizi kasmayın. ancak saçma sapan filmlerde atmosfer dışına çıkmayı başaran bir milletin kendini övmesinden başka bir şey değil bu. uzay çağındaki milletlerde bile bu kadar kendini beğenmişlik yoktur. osmanlı'dan ayrılıp bağımsızlığını kazanan milletlere demediğini bırakmayan; daha m.kemal doğmadan başlamış olan hindistan'ın özgürlük mücadelesini bile kendine mal eden çifte standartçı bir millete yakışan kitap.
Many books about this great war have been written in Turkey but none of them was able to attract as many readers as this one did. The way the author told the story was not like a history book but rather like a regular novel. Although the author has a degree in law, he dedicated a good part of his life (He was born in 1930) to do research about Turkish War of Independence. He gave proper references for all the information he provided in his book. The book itself is almost 750 pages and notes and references to the book make another 150 pages. The majority of Turkish readers liked/loved his book but he has also received a lot of criticism for the way he told about the traitors of the war. He has even been sued for giving misleading information about the facts of the war. Thanks to his strong reference list, which included references to Ottoman Empire archives, he has not only won all his cases but also the respect of millions in Turkey. He has written two more history books: One about one of the biggest wars of World War I, the War of Dardanelles (1915) and another one about the first years of the Turkish Republic (post-1923 period). Both are on my to-be-read list.
Although it is a quite long story, I was able to finish this book off in a few days. I remember myself reading bits of it in various spots at any time of the day. It was a pretty busy period of work but I spent three consecutive lunch breaks in a week reading. The way he told about the facts of the war was so impressive that I became really emotional when I was reading it and I was not able to watch/read any news about Turkish Army or soldiers. By the way, I work in a defense company so it was a quite hard thing to do!
Dünyada edebiyat adına onca güzel şey varken bir kitap okur neden bunu yüceltir ki?
'Okumayanı dersimden geçirmem' diyen geberik tarih öğretmenime de selamlar olsun. Beni bu kitap hakkında övgüler yazmak zorunda bırakmıştı. Ördüğü o gri sıvalı duvarındaki sıradan bir tuğla olmam için çok çabaladı ama beceremedi, çünkü ben milliyetçilik hastalığımı Albert Einstein'ın tavsiyesi üzerine çok genç yaşlarda atlatmıştım.
Ne kötü bir adammışsın yahu ? Bir insan illa öğrencilerine bir kitap okutacak ise , o kitap neden bu olur ki ? Kabus gibi çökmüştü üstümüze. Ölümü bu kadar yücelten başka bir adam görmemiştim. Sürekli , öleceksiniz , ölünmeli ,ölünür , ölün ölün ölün !
Ah gidi Thomas Mann ah anlatamadın gitti bu milliyetçilere !
Bu kitabı tarihi bir belge olarak görenlere de şirin bir tebessüm bırakıyorum buraya. :) Püfür püfür taraf lan bu kitap ! Ayrıca özür dileyerek salak olduklarını hatırlatmak istiyorum ve siz cidden kitap okumayın, olmuyor çünkü diyorum.
ulusalcılar için mastürbasyon malzemesi. okuyup gaza gelebilirsiniz, ama sonrasında ne var? fıs. uyuşturucu gibi işte, hiçbirşey değiştirmiyor ama kendinizi daha iyi hissediyorsunuz.
Tarihi bir belge olmak yerine tarihi bir roman olmak iddiasında olsa dahi bildiğimiz şovenist söylemler ile gözümde türünün başarısız bir örneği olmuştur. Sanırım bu kitabı 5 - 6 sene önce falan okudum ancak hafızam kabul etmemiş ve goodreads'te gezerken hatırladım okuduğumu.
Kitapta belgelere dayanan ve faydalı bilgiler yok değil. Ancak bu ucuz milliyetçi havanın bulutları arasında bunlardan faydalanmak, benim gibi tarihi bir takım gerçeklere dayandığını iddia eden -roman dahi olsa- kitaplarda tarafsızlık veya tahammül edilebilir seviyede tarafgirlik bekleyen okuyucular için biraz zor.
Bu kitabı çok beğenen, methiyeler düzen, gözleri falan dolan arkadaşların Ege'nin diğer kıyısından Benden selam söyle Anadolu'ya kitabını da okuyup aslında aynı savaşın farklı taraflarında bulunan iki halkın benzer acılar çektiğini görmelerini dilerim.
Ortada bir savaş varsa hangi ırka veya millete mensup olduğu önemli olmadan tüm savaş makinaları aynı derecede aşağılık olabilir. Tarih bunun bir çok örneği ile doluyken "tarihin en haklı savaşı" gibi betimlemeler kullanmak en hafif tabiri ile komik.
Her Türk İnsanının özellikle şimdiki marka düşkünü gençliğin okuması gerek..Bu vatan nasıl kurtarılmış....Oylarını atarken biraz olsun sağ duyulu olabilirler belki...Şu unutulmamalıdır kiii tarih tekerrür eder her zaman... kişiler değişir...
Milliyetçiliğe övgü değil bu roman, bilakis özgür yaşamak için bu topraklarda yaşayanların insan sınırlarını zorlayan mücadelesi bence. Hayatını kaybeden kişilere saygı için okunmalı. Ayrıca çok akıcı ve duygusal
Tarihin en haklı savaşı, emperyalizme ve yardakçılarına karşı verilmiş bir onur mücadelesi, Şu Çılgın Türkler, başından sonuna kadar bir an bile sıradan olmuyor, farklılığını her an gösteriyor.
Cumhuriyetin devraldığı miras: Kişi başına gelir 4lira, sadece 1 üniversite, okur yazar oranı % 7 ve kadınlarda bu oran %1 bile değil...
'Diriliş' ile kıyaslayacak olursak; Şu Çılgın Türkler'in olay örgüsü açısından daha yoğun olduğunu söyleyebilirim. Akıcı olması yönüyle ikisi de birbirine benzer. Bu konuda yine Turgut Özakman, kendi kalitesini göstermiş bizlere. Bu kitabı bitirdikten sonra, Diriliş'te savaşların daha fazla anlatıldığını, daha fazla yer kapladığını düşündüm. Halbuki, Şu Çılgın Türkler'de Eskişehir-Kütahya, Sakarya ve Büyük Taarruz olmak üzere birden fazla savaş anlatılıyor.
Ben hayatımda böyle güzel kitap okumadım. Bu kitap kesinlikle tüm okullarda tarih, hayat bilgisi kitabı olarak okutulmalı. Bunu okummış çocuklara lise diploması verilmemeli.
Son 350 sayfayı iki gece uykusuz kalma pahasına okudum bitirdim. Kısmet olursa ölmeden önce bir kere daha okuyacağım.
Adı geçen geçmeyen, başkomutanından sakasına, kağnı çekeninden çarık dikene hepsinin ruhu şad olsun.
Yazma niyetim yoktu ama altta yazılmış yorum bile demeyeceğim iğrenç yazıları görünce şok oldum. Özellikle ülkemizin ekonomik, siyasi, ahlaki korkunç günler geçirdiği, özgürlüklerimizin birbir kısıtlandığı, hayatımızın her alanında sekteye uğratıldığımız şu zamanlarda bu kitabın içindeki her bir insanın değerini tekrardan anladım. Tarih mezunu bir insan olarak da şunu söylemekten çekinmiyorum. Kitapta yazıların tümü doğrudur, milliyetçilik olarak adlandıranlar sadece kendini kandırmaktadır. Bir insanın en haklı davası olan özgürlüğü için yapılmış bir savaşı hor görmek kimsenin haddi değildir. Eğer biraz sosyal medyada kendi grubunuzun dışında çıkarsanız dünyadaki ne gibi zulümler olduğunu görürsünüz -ki siz çok zor durumdasınız bu ülkede neler yaşadınız ne üzücü-. Bu ortamda böyle bir yorum yazmak istemezdim. Tek yazmak istediğim şu olacaktı. Bu kitap ortaokul ve lise öğrencilerine kronolojik tarih okutarak sıkıcı hale getirilen tarih öğrenimini güzelleştirecek bir kitaptır. Biraz birincil kaynak okuduysanız ve sosyal medyada gördüklerinizi kaynak olarak ele almazsanız kitabın doğruluğunu anlarsınız. Kitabın heyecanlı dili de böylesi güzel bir zaferi anlatmak için son derece uygundur. Çok uzattım 10 yıldız.
Şu Çılgın Türkler Kurtuluş savaşını her açıdan ele alırken tarih kitabı sıkıcılığından uzak durmayı başarabilmiş bir kitap. “Başta yok ayakta yokken” bu ülkeyi nasıl kazandığımızın Atatürk’ün dehasının, bir ülkenin atası oluşunun hikayesi. Bu yüzden de kitabı okuyup beğenmemek için ülkene ve milletine aidiyet hissetmiyor ve hatta nefret ediyor olman gerekiyor benim fikrimce.
Ayrıca kitapla birlikte milli yazarlarımızdan özellikle Halide Edip’e duyduğum hayranlık kat be kat arttı. Kadının insandan sayılmadığı bir dünyada gönüllü er olarak cephede çalışmak yüksek güven ve özveri ister.
Kitabın en çok etkilendiğim yer ise ilk öğretmen kongresi bölümüdür. Kongreye kadınların da davet edilmelerine TBMM’de bazı milletvekilleri karşı çıkmasına rağmen kongreyi düzenleyen milletvekili kadınları da davet ediyor. Fakat erkeklerle ayrı yerlerde oturtuluyor hatta bir köşede çok da görülmeyecek bir yere oturtuluyorlar. Bunu gören Atatürk kongre sonunda düzenleyici olan milletvekiline dönüp; “ kadın öğretmenlerimizi de davet etmenizden çok mutlu oldum. Fakat onları neden erkeklerle ayrı ayrı oturacak şekilde bir köşeye attınız diyor. Sizin kendinize mi güveniniz yok, yoksa kadınlarımızın iffetinden bir şüpheniz mi var diyor.”
Bu hikaye gibi daha binlerce hikayede ve anda Ata’m hala aynı şeyleri yaşıyoruz biz bugünün Türkiyesinde dedim... Fakat kitaptan çok ama çok etkilendim. İlkokulda bir 10 Kasımda okuduğum Mustafa Kemaller tükenmez şiiri ise kitap boyunca benimleydi.
Tükenir elbet Gökte yıldız denizde kum tükenir Bu vatan bu topraklar cömert Kutsal bir ateşim ki ben sönmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez.
Ben de etten kemiktendim elbet Ben de bir gün göçecektim elbet İki Mustafa Kemal'im var iyi bilin Ben işte o ikincisi sonsuzlukta Ruh gibi bir şey görünmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez
why o why is there no english edition? this is definitely a book i would've loved to be able to share with my non turkish-reading friends. i think one of the reviews about the book says it all - this ought to be mandatory reading in schools.
Çok güzeldi. Evet Osmanlı dönemine ait tam bilgiler içermiyor olsada son zamanlardaki çöküşü inksr edilemez.
Ama bunun dışında halkın açısından yazılmış onları okumuş olmaktan gurur duydum. Her zaman söylemek değerini takdir etmeyi bilmek anlamına gelmiyor maalesef. Okurken birçok kez gözlerim doldu, hatta ağladım. Bizim ordumuzun haklılığı, gücü ve başarısı onlar edilemez. Ama yeri gelmiş en güç şeyi başararak düşmana bile merhamet gosterebilmisiz ya iste o can evinden vurdu beni. Bunu çok takdir ettim gerçektende. Bir askerin esir yunan subayini eseknuzerinde taşıyıp kendisi yürürken gelen komutana verdiği cevap tüylerimi diken diken etti. Bu doğru ya da kurgu ama bu gerçektende bizim insanımızın özelliği. Verdiğimiz size ne olursa olsun durmak... Böyle bir toprağın evladı olduğum için çok mutluyum. Söylememe gerek varmı bilmiyorum birçok marsi ve istiklal marşını bu iki gündür özellikle dilinden eksik etmedim
ilk çıktığında bir arkadaşımdan ödünç alıp okudum çünkü kitap 24 tl ydi. bir öğrenci için oldukça yüksek bir fıyat bence.
gelelim kitaba. kitaptaki konu genel olarak son osmanlı yandım ali de işleniyor. ve dahası trt de bununla ilgili film yapmıştı hatırlıyorum.
önce dedim bunu benim gibi tüm tarih bölümü öğrencileri okumalı. hatta tüm üniversite öğrencileri, hatta tüm 15 milyon öğrenci varlığı, hatta tüm türk insanı, o mitralyözün (makineli tüfek) nasıl da ingilizlerin gözleri önünde anadoluya kaçırıldığını bilmeli. tabi bu ayrıntıyı kitabı okumadan da öğrenemezsiniz.
okuyun pişman olmayacaksınız.
bir arkadaş Tuvalet kağıdı okumak bile bu safsatalarla dolu kitabı(!) okumaktan daha yararlıdır. diye yazmış. o çocuk acaba uzaydan mı geldi. acaba kitabı hangi niyetle okudu.. bu derece bi yorum çok ayıp atalalarımızın kemikleri sızlar valla.
Bu kitap Türk aydınlanma hareketini milli duygularla işlemesi ve bugune de ışık tutabilmesi açısından çok değerli bir eserdir.Kemalizmi Türk kafatasçılığı sanan cahil ve nankör insanların okuması şarttır.Kemalizm her daim devrimciliktir,bu kitap da bu devrimin tarihini anlatan nadide bir başyapıttır.Okuyun okutturun.
Harika bir kitaptı yani sayfalarının çok olmasından dolayı korkup okumayanlar varsa gözünüzü lütfen korkutmayın çünkü okumaya başlayınca nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz herkese tavsiye ederim mutlaka okumanız gereken bir kitap
Bir aylık bir sürecin sonunda okumayı bitirdim! Neden bu kadar uzun sürdü bilmiyorum ama birkaç fikrim var: -Kitap boyunca bahsedilen pek çok şeye dair kitap sonunda notlar ve kaynaklar vardı. Ben de sürekli onları takip etme ihtiyacı duydum ve bu haliyle beni yavaşlattı. Kitapta verilen pek çok bilginin çeşitli kaynaklara dayandırılabilmesi elbette olumlu.
-Roman, belli birkaç ana karakter çevresinde gelişmiyor. Yazar, savaşı tüm cepheleriyle yazmaya çalışmış; mümkün olduğunca çok karaktere yer vermiş. Bu da elbette takip etmeyi zorlaştırıyor ama yazarım amacı dikkate alınırsa kendine uygun bir yol seçmiş. Yine de biraz da kısa tutulmasını tercih ederdim.
Kitabı okurken duygulanmamak elde değil. Sayfalar boyunca en küçük parçasından en büyük parçasına dek bir milletin vatanını, kimliğini, özgürlüğünü savunduğuna şahit oldum. Daha önce bilmediğim bazı şeyler öğrendim ve bazı şeylere çok üzüldüm. Bazı minicik ayrıntılar ise okurken tebessüm ettirdi.
Bir insanın kimliği kendi milletinin kimliğinden tümden bağımsız olamaz; biraz da bu bilince varabilmek, yaşananlara gelecekten şahit olarak vefa borcumu ödemek, geçmişten ders çıkarabilmek ve bir daha aynı duruma düşmemek için bu konuyla ve dönemle alakalı daha fazla kitap okumak istiyorum. Turgut Özakman'ın bu kitabı geniş kapsamıyla güzel bir başlangıç imkanı sunuyor, ayrıca kullanılan kaynakların belirtildiği notlar da gelecek okumalar için olası seçenekleri içeriyor.
"Çürümeyi durdurup yok edecek tek çare eğitimdir."
"Demek ki Sakarya'da tam bağımsızlık isteği ile emperyalizm çarpışacaktı. Bunun içindir ki bu savaş yalnız Türklerin değil, bütün mazlum milletlerin savaşı olacaktı."
Boyle eserlerin onemini gun gectikce daha da iyi kavriyorum cunku biz milletce ne yazik ki tarihimizi bilmiyoruz. Benim icin gercekten ogretici oldu, dilerim herkes okusun.
Okuyacaklara tavsiyem, içindekiler sayfasını iyi okuyun ve aklınızin bir kenaridna tutun, ve şimdiye kadar aklınızdaki kurtuluş savaşıni unutun. Okuyanlara tavsiyem, bir kez daha okuyun:)
Lisedeyken tarih dersim çok sıkıcı geçerdi ve tarihe karşı sevgim, merakım düşüktü fakat Edebiyat derslerin 1 saat kitap okuma etkinliğiyle babamın aldığı Şu Çılgın Türkler'i okudum 1-2 ayda. Tarihe karşı antipati duyan bir insan 700 sayfalık kitabı sıkılmadan okudu. :) Öyle gurur duydum ki. Ondan sonra tarihe ilgim kat kat arttı. Kaybetmek üzere olduğumuz bu toprakları ne zorluklarla, yoklukla geri aldığımızı ve yansıtılmak istenen o savaş duygularını, yokluk, açlık, sefalet, ümitsizliğin duygularını öyle güzel okura yansıtmış ki Turgut Özakman, insan gerçekten bunca çileye rağmen kazanılan zaferler karşısında tarihinden gurur duyuyor. İnanmak başarmanın yarısıdır gerçekten. Atatürk inanmasaydı, Türk milleti inanmasaydı düşmanlara karşı yenik düşerdik. Bu ülke için, bizler için o tarihten bu yana hayatını kaybedenlere minnettarım. Ne zaman bu kitabı görsem, kitapta anlatılanlar adeta bir film gibi aklımdan geçer, hüzünlenir, duygulanır ve bir o kadar gurur duyarım. Okullarda edebiyat öğretmenleri ve tarih öğretmenleri öğrencilerine önermeliler! Zira geçmişini bilmeyen, umursamayan aptal bir nesil oluşuyor. :( Her Türk gencinin okuması gereken muhteşem bir eser!!! Diriliş de tavsiyemdir, Şu Çılgın Türkler kadar o da muhteşem bir eser.
Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler kitabını okurken kendimi sanki o günlerin içinde buldum. Savaşın zorluğunu, Anadolu insanının yaşadığı sıkıntıları ve aynı zamanda bitmeyen umutlarını çok gerçekçi bir dille hissettirdi. Kitap, tarih dersi gibi kuru kuruya anlatmıyor; tam tersine olayları akıcı bir şekilde, adım adım gözünün önüne getiriyor.
Okurken bir yandan gururlanıyorsun, bir yandan da o dönemde yaşamanın ne kadar zor olduğunu düşünüyorsun. Atatürk’ün kararlılığını, milletin inancını görmek insanın içini kabartıyor. Bazı bölümlerde resmen boğazım düğümlendi, “biz gerçekten çok şey başarmışız” dedim.
Bence bu kitabın en güzel yanı; tarihi sevdirerek öğretmesi. Hem heyecanlı, hem duygusal, hem de düşündürücü bir okuma oldu benim için. Kurtuluş Savaşı’nı anlamak isteyen herkesin kesinlikle okuması gereken bir eser.
Bu kitabı 2010 civarında okumuştum. Kurtuluş Savaşı dönemi en iyi anlatan ve içinde hem hüzünlendiren hem de sevindiren kısa kısa hikayeler bulunduran çok özel bir kitaptır. Benim için yine de efsanevi bir kitap değildir çünkü kitabın sonlarına doğru ilerlerken içimdeki çoşku ve merak giderek azalmakta ve biraz zorlaya zorlaya bitirmek durumunda kalmıştım. Hala o dönemi sorgulayan birçok insanın olduğu şu dönemde herhalde en değerli kitap Şu Çılgın Türkler'dir.