Dostoyevski Okuma Grubu discussion

Yeraltından Notlar
This topic is about Yeraltından Notlar
13 views
Özgürleşme Heyecanı > Yeraltından Notlar

Comments Showing 1-3 of 3 (3 new)    post a comment »
dateUp arrow    newest »

Ömer (omercinar) | 44 comments Mod
Bu başlıkta Yeraltından Notlar ile ilgili yorumlarımızı paylaşıyoruz.

“Yeraltı Adamı’nın bir devlet memuru olarak geçirdiği tekdüze günler, yanında bir türlü rahat hissedemediği arkadaşları ve hayattaki mutlak yalnızlığı, bıkkın bir öfke ve küçük, imkânsız pazarlıklarla gittikçe daha fazla lekelenir, ta ki kendisini bir arada tutan görünmez ipler yavaşça çözülmeye başlayana kadar. Yeraltından Notlar, yayımlandığı 1864 yılından beri öfke ve sessizliğin en güçlü manifestolarından biri olmuştur.”


Ülkü Acar | 18 comments Mod
Yeraltından Notları okudum ve tanıtım yazısına bakarak içimi darlayacak bir insan hikayesiyle haşır neşir olacağım beklentisiyle başladım okumaya. Lakin yazarın Yeraltı diye adlandırdığı birinci bölümde 'bir filozof olarak Dostoyevski' yi görmek/ okumak beklediğimin çok çok üstünde bir keyif verdi: Büyülendim. Akıl ve arzu ekseninde ya da arasında insan üzerine çokça kafa yormuş belli ki ve satırlara da çok iyi dökmüş argümanını. Aklın arzuya üstünlüğünün kabul edildiği bir çağda, insan denen yaratığın aklın ilkelerine göre belirlenecek kalıplara sığamayacağını, her şeyin halihazırda belirlenmiş olduğu matematiksel ve son derece makul bir düzen içine yerleştirildiği takdirde macera, suç, soru vb.'nin kalmadığı bir ortamda mutlu olamayacağını; bu düzen her ne kadar kendi çıkarına da olsa illa ki arzularının peşine düşüp zincirlerini kırma isteğinin ağır basacağını , deyim yerindeyse, bağıra bağıra söylemiş.

"... Kim olursa olsun, insan daima , her yerde akılla çıkarın buyurduğu gibi değil, canının istediği gibi hareket etmeyi sever..."

Yine insanın akılla ilerlediği medenileşme serüveninde aklı ne kadar kullandığı, davranış ve eğilimlerinde akla, mantığa uyan ve çıkarına ters düşmeyecek bir yol izleyip izlemediğini de ortaya koyarak savını çok sağlam desteklememiş mi? 21. yy'da geldiğimiz noktada sadece fiziksel dünyayla olan ilişkimize baktığımızda bile insanın fayda-zarar mevzuunu çok iyi bildiği halde, akla zarar alışkanlık ve uygulamalarla, sonuçlarına yine kendisinin katlanacağı bir tahrip etme zevkini sınırsızca yaşadığını görse " işte tam olarak söylediğim de buydu, ne aklıi hangi akıl, insan dediğin arzusunun peşinde koşar" derdi herhalde (Dostoyevski olarak daha vurucu bir ifadeyle elbette :)

"Medeniyet neyimizi yumuşatmış? Medeniyetin insanda duygu çeşitlerini artırmaktan başka işe yaradığı yok. Duygularının çeşitlenmesiyle insan işi kan dökmekten zevk almaya kadar vardırabiliyor"

"İnsan medeniyete kavuşmakla eskisinden daha fazla kan dökücü olmamışsa bile, en azından daha kötü, daha iğrenç bir kan dökücü olduğu kesindir. İnsan, eskiden hak uğruna kan döker, bunun için önüne geleni gönül rahatlığıyla temizlerdi; zamanımızdaysa, kan dökmeyi iğrenç saydığımız halde bu iğrençlikten kendimizi alamıyoruz, hem de eskisinden daha çok"

"...bugünün insanı pek çok bakımdan barbarlık çağı insanından daha üstün görüşlü olduğu halde, aklın, bilginin gösterdiği yoldan gitmeye bir türlü alışamamıştır."

Birinci bölüme değinebildim şimdilik. Sindirdikçe ikinci bölümle ilgili de söyleyeceklerim olur belki:)


Ömer (omercinar) | 44 comments Mod
Gerçekten sindirmesi zaman alan bir eser Yeraltından Notlar. Beni büyüleyen ilk Dostoyevski kitabıdır, değiştiğimi, yalnız olmadığımı hissetmiştim ilk okumamdan sonra. Tam da karakterin ilinci bölümde gençlik macerasını anlattığı yaştaydım, sanırım kırk yaşında yeniden döneceğim. Kırk yaşından sonra kim yaşar? (Daha sonra ortanca Karamazov otuza indirecekti bu yaş sınırını.)

Öyle bir kitap ki sanırım Dostoyevski’ye giriş kitabı diyebiliriz, külliyatının özeti gibi, yeraltı adamı ise önemli karakterlerinin toplamı sanki. Daha önce de bir yerde demiştim Yeraltından Notlar’ı, dünyada Nietzsche, bazı varoluşçular ve Türklerden başka dikkate alan yok, böyle de bir gerçek var. Bizde neredeyse bir bestseller, başka hiçbir ülkede görülmemiş bir şey. Belki bunu da konuşmalıyız.


back to top