Özben Yıldız’s Reviews > Onca Yoksulluk Varken > Status Update
18 likes · Like
Comments Showing 1-50 of 52 (52 new)


Savaşa katılıyor, oturup roman yazıyor, çeşitl ülkelerde diplomatlık yapıyor, film çeviriyor, aktörle evleniyor ve böyle sürüp giden ışıltılı yaşantıyı elinin tersiyle süpürüp "ben özgürlenmeye gidiyorum" diyerek intihar ediyor. Valla ne diyeyim ben şimdi! Sanıyorum insanlardan bunaldı. Eleştirmenleri ciddiye almak gibi yanlışa düştü. Edebiyat yaşantınızı eleştirmenler belirliyorsa tabii ki özgürlüğü arzularsınız.



"O'nu seviyorsun ya o yüzden delirdin," dediler "Sadece deliler için vardır hayatın tadı tuzu," dedim. Nedense bu söz beni etkiledi. Güzel bir başlangıç yaptım gibi


"Size söyleyebileceğim ilk şey ancak tabana kuvvet çıkılabilecek bir altıncı katta oturduğumuz ve bu durumun, üzerinde taşıdığı bütün kiloları ve sadece iki ayağıyla Madam Rosa için tüm o eza ve cezasıyla gerçek bir gündelik hayat kaynağı olduğuydu."
Okuması berbat! Evet ne dediği ikinci üçüncü okumada anlaşılıyor. Ama anlamak için okumuyorum ki! Anlamaklı okuma okullar içindir. Okullarda ne deniyor, "cümleyi anlamadan geçmeyin." Çok doğru. Çünkü okullarda metinler anlaşılır niteliktedir. Ve sözlü, yazılı sınavda anlatacaksın. Keyifli okuma yapamazsın. Okulda keyif akıllara bile getirilemez.
Yetişkinler dünyasında işler böyle mi dönüyor? Anlamayı aş kardeşim! O cümle keyif verici olmalı. Keyif aldığın her ne ise anlatılamaz. Harikaydı diyebilirsin ancak, bu da kimseyi bağlamaz.
Toparlarsak açılış cümlesine berbat çeviri yapılmış. O cümleyi Romain Gary yazsa emin olun Paris'e almazlar onu. Valla bak! Sınırda sıkı bir dil eğitimine tabi tutarlar, eminlendikten sonra alırlar onu.
Olay çıkarırdım ama arada Gülen var Özben var, üzülünce istemem:)


"Madam Rosa'yı ilk kez üç yaşımda görmüş olmalıyım. Daha öncesinde bellek yoktur, insan cehalet içinde yaşar. Cehaletime üç ya da dört yaşımda son verdim ama kimi zaman bu cehaleti özlüyorum."
Evet bu paragrafta duralım: Anlatıcı (çocuktaki) belleksizliğe cehalet diyor. Belleksiz dediği zihnin sessizliği veya doğuluların ölesiye korktuğu kafa boşluğu. Oysa ki çocuk o belleksiz dönemde harikalar yaratır: Senin benim ve tüm yetişkinlerin belki de hayat boyu çırpınsak öğrenemeyeceğimiz şeyleri iki üç dakikada öğrenir.
Demek ki durum tam tersi: İnsan belleklendikçe cahilleşiyor. Ve bazılarını intihara sürüklüyor. Zaten anlatıcı kaybettiği masumiyetini (belleksizliği) özlediğini itiraf ediyor.


Ve çocuğun görüşü nettir. Gerçekte yaşadığı için sahtenin kokusunu km öteden alır, eğer yaklaştıysak röntgeni çeker şak diye elimize verir.
Arıza insanı enselemesiyle meşhurdur çocuk. Bu gücü nereden alıyor çocuk, belleksizlikten; kafasında yanıp sönen dikkat dağıtıcı bir sürü şer yok.

Onca Yoksulluk Varken özel bir roman, kalite! Romain Gary tarz yapmış. Paragraflar değiştikçe romanın gündemi değişiyor! Karakterlerin biri geliyor diğeri gidiyor. İnanılmaz tempo! Ve Madam Rosa!
Bir haftalığına saatler Madam Rosa göre ayarlı bende!
Özben bu romana sebep sensin. Öpüyorum seni! Bende de var biraz sebep çünkü ısrarla senin bu kitabı okumak istedim.
Bayıldım bayıldım!
Romain Gary'nin kitaplarını gözü kapalı toplamak şart şart şart!





Madam Rosa Nazi toplama kamplarından sağ çıkmış bir kadın, haliyle ciddi korkuları var; bunlardan biri de sabahın erken saatlerinde çalan kapı zili. Yuvadaki çocuklar bunu biliyor ve bazı sabahlar kapının zilini çalıyorlar. Madam Rosa bi görmelisiniz diyor durumu anlatan Momo. Kilolarından hareket güçlüğü çeken Madam Rosa panikle yatağından kalkıp söylene söylene altıncı kattan aşağıya iniyor, oyuna getirildiğini anlıyor dönüyor. Günah! Çocuk acımasızlığı bu.
Ama Momo diyor ki zili bizim çalmamıza gerek yok. Zil, Madam Rosa'ın kafasında zaten çalıyor. Kadın sabahları panikle kalkıp merdivenlere koşuyormuş. Zili kafasında duyuyormuş. SS travması diye buna denir herhalde! Ve böyle bir kadın o çocuklara kol kanat geriyor.


Çocukken ailecek sinemaya giderken annem her defasında geç çıkardı evden. Ben babamla önden giderdim ve iki adımda bir arkasına bakardı adam, öfkeden deliye dönerdi.
Evet Gülen her defasında böyle yapıyor: Ya iki üç gün sonrasında akışa geliyor ya bir görünüp kayboluyor ya da bir şeye alınıp hiç çıkmıyor akışa. Ama tabii, kırk türlü insanlık hali var...
Sesleneyim bakiğim belki balkona çıkar. Gerçi ışığı yanmıyor. Olsun sen yine de seslen. Belki uyuyordur.
Güleeeeeeeeeeeen...

Momo ortalama çocuk. Edebiyatta genellikle zeki çocukları görüyoruz, hayır, Momo her kültürden, sınıftan çocuğun duygu ve hayal dünyasından konuşuyor.

Paragraflar o kadar yoğun ki!


Akış şu an kapalı. En erken 00.30'da açılıyor, 05'e kadar sürüyor. Işığını yakmayı unutma.

Romanın ortamı değişti.
Başta Madam Rosa olmak üzere pansiyondaki orospu çocuklarıyla, Mösyö Hamil'le, Doktor Katz'la tanışmamıza vesile olan Momo'nun etekleri tutuştu. Madam Rosa elden ayaktan düştü. Momo'ya Sosyal Hizmetlerin yolu gözüktü anlamına geliyor, hatta sınır dışı edilme tehlikesi de var. Momo başının çaresine bakmaya sokaklarda, çarşılarda dolanıp duruyor. Ve anlatı bilinç akışı hal almaya başladı.






On yaşındaki Momo görmüş geçirmiş ununu elemiş gibi konuşuyor! Deneyimlerle söylenecek sözler, bilimsel tespitler, toplumsal yargılar çocuk Momo'da ifadesini buluyor. Rastgele bir cümle alıyorum: "insan belli bir yaşa geldiğinde geleni gideni azalır." On yaşındaki çocuk bu lafı söyleyebilir mi? Belli bir yaşa gelmiş mi ki gelenden gidenden haberi var?
On yaşındaki Momo'nun lafını ettiği başka bir cümleye bakalım:"Yaşla birlikte artan, sıklıkla da mevsim dışı, özellikle serin gecelerde görülen romatizma yasaları gereği bükemediği sırtıyla hatırlıyorum onu." Bir çocuk bu lafı edebilir mi? Ve bütün lafları böyle!

Momo Yaşlı, Gary!
Dün kaldığım yerden devam ediyorum: Eleştirmenlerle olan geçimsizliğiyle meşhur Romain Gary'le papaz olacağım ama Momo yaşından büyük konuşuyor yorumunu yapmak durumundayım.
Öğrenici bir kafa durumu yok Momo'da meraklı değil, her durumu telaş konusu yapan yaşlı kafalı biri; her durumda eşeğin aklına karpuz kabuğu getiren korkak biri Momo.
Ölüm nedir daha bilmeyen çocuk korkmaz. Yetişkin kaygılarını bilmez çocuk, dolayısıyla korkmaz. Momo korkuyor. Demet ki yetişkin!



Romanımızla ilgili yazarsak... Madam Rosa, Madam Lola, Mösyö Hamil gibi karakterlerle dünya okuru kendini iyi hissediyor. Demek ki Gary kendisini iyi hissetmek için yazmış. Roman yazmamış kendisini-buna ihtiyacı varmış ki-iyi hissetmek için yazmış. Arada fark var. Bu yorumla şuraya varıyoruz: Onca Yoksulluk Varken bir terapi romanı.


Sorun çıktı! Adam (Momo) Müslüman, Madam Rosa Yahudi. Belki selamlaşırlar ama yan yana gelmeleri mümkün değil.
Farklı inançların bir aradalığı çocuk masumiyetleriyle (fikirsizlikle) sağlanabilir ancak. Fakat Gary konuşturamamış Momo'yu.

Momo çıldırmış olmalı. İkisi de enkaz. Bakıma muhtaçlar.

İyi geceler Gülen ve Özben!
Okumaları günün herhangi bir saatinde yapıyoruz, yorumları da sadece geceleri 00.ı30-05 saatleri arası yapıyoruz. Günde ortalama otuz sayfa üzerinden yorum yapacağız. Bu gece 39. sayfaya kadarki kısımda paylaşımda bulunacağız.
Okumaya oturduğumuzda 🔥yakıyoruz, kalktığımızda söndürüyoruz... Şimdilik bu kadar.
Kabul edenler. Etmeyenler. Kabul edilmiştir.
Güzel bir okuma temenni ediyorum.